31 Mart 2008 Pazartesi

"Koca Kafalar" Evrim geçirdi!




Kanal D’nin Özgü Namal’ın sunuculuğunda yeni bir “yaz projesi” olarak ekrana getirdiği, iyi reyting elde edince de kış sezonunda da sürdürdüğü “Koca Kafalar” yeni formatı ve yeni sunucusuyla yeniden ekrana dönüyor.
Abdullah Oğuz’un yazıp, yönettiği “Mutluluk” filmindeki rolüyle ödül üstüne ödül alınca sinemacıların yeniden gözdesi olan Özgü Namal, bu yaz peşpeşe çekeceği yeni film projeleri için “Koca Kafalar”dan izin istedi.
“Koca Kafalar”ı 14 hafta boyunca Özgü Namal’a sunduran yapımcı, bu kez de yine çıtı pıtı birini buldu sunucu olarak. Bu arada programın formatı da değişti.
Artık konuklu ve seyircili olarak ekrana gelecek “Koca Kafalar”ı Evrim Akın sunacak.




Küçük Armutlu’da bir DÜKKÂN!



Raks Müzik’in müzik sektörünün en büyük oyuncusu olduğu dönemde şirketin 4-5 prodüktöründen biri olan Ömer Rıza Çam, şimdilerde filmcilik ve dizi yapımcılığı işleriyle uğraşıyor.
Ortakları Ayşe Medranve Nilgün Sağyaşar’la birlikte birlikte FOX’a “Yemin”, “Bez Bebek” ve “Üvey Aile” dizilerini yapan Çam, bana olan yemek sözünü yerine getirmek için arayıp, “Hakkasan’a gidelim mi?” dedi. Olur dedim. Sonra yine arayıp şu teklifte bulundu:
“Hakkasan’da öğlen servis yokmuş. Papermoon’a mı gidelim, yoksa yeni bir yer var Dükkân diye oraya mı?”
Son günlerde adını duyduğum ama gitmediğim bir yer olduğu için “Dükkân” dedim.
“Dükkân”, Emre Mermer ve Defne Koryürek adlı üniversite eğitimi almış iki ortağın, ekranlarda hep polis barikatlarına karşı yaptıkları saldırılarla izlemeye alışık olduğumuz Etiler’in bitişiğindeki gecekondu mahallesi Küçük Armutlu girişinde bir yer...
Küçük bir kasap dükkânından son günlerde İstanbul’un en popüler restoranlarından birine dönüşen yerin öyküsü, aslında başlı başına irdelenmesi gereken bir konu... Çünkü, bu “Dükkân” iyi ve farklı bir şey yaptığınız zaman semtin hiç mi hiç önemli olmadığını ortaya koydu. Rüyasında bile Küçük Armutlu’dan geçmek istemeyen seçkinler, bugün yemek için oraya gidiyorsa bunun sebebi iyi araştırılmalı.



‘Dizi Magazin’ciler,


emeğe saygı lütfen!



CİNE 5’teki “Dizi Magazin”i hazırlayanlara bir çift lafım olacak.
Yazılarımın o siteden bu siteye internette tur atarken imzasız kalmasına alıştım artık...
Hatta yazımı kaynak göstermeden olduğu gibi kullanan bir siteden onu kopyalayıp kendi sayfasına yapıştıranların, haberin kaynağı olarak kopyayı çektikleri siteyi göstermelerini de kanıksamaya başladım.
Ama ortalıkta ulusal bir kanalda program yapıp da, emeğe saygı göstermeyenlere bir türlü alışamadım...
Sözüm CİNE 5’teki “Dizi Magazin”i hazırlayanlara...
“Serçe” dizisinin başrol oyuncusu Saruhan Hünel, eşi ve rol arkadaşıyla aralarında olup bitenleri anlattığım yazıyı kaynak göstermeden kullandınız.
Aynı şekilde “Muro itirafçı” olacak yazımı da...
Yazdıklarımı satırına bile dokunmadan kendi metninizmiş gibi ekrana taşımaktan utanmıyorsunuz da bu haberin kaynağını belirtmeden niye imtina ediyorsunuz.
Emeğe saygı lütfen...
Siz bu saygıyı göstermezseniz Telif Yasası çok açık, bunu size yargı öğretir.



TRT Yasası’na büyük tepki var



TBMM’nin gündeminde yer alan TRT Yasası’na müthiş tepki var... Bu tasarının yasalaşması halinde TRT’nin yok edileceğini düşünenler “TRT Hepimizin Sahip Çıkıyoruz” kampanyası başlattı. Kampanyayı açanlar ve destekçileri 29 Mart Cumartesi (bugün) saat 12.00’de şarkılarla, türkülerle İstiklal Caddesi’nde ve İzmir Karşıyaka’da yürüyüp, açtıkları imza kampanyasına destek isteyecek.
www.trthepimizin.org adlı sitedeKESK Haber-Sen’in büyük ilgi gören kampanyası bakın nasıl anlatılıyor:
“TRT Türkiye’nin belleğidir.
TRT, Türkiye’nin dünyadaki sesi; dünyaya açılan gözü, kulağıdır.
TRT, yolcuya yoldaş, gurbetçiye kardaş, esnafa arkadaş, ev kadınına sırdaştır.
TRT, Türkiye’nin şarkısıdır, türküsüdür; neşesidir, hüznüdür... Nineyle torunu, Edirne’yle Ardahan’ı, dün ile bugünü, bugün ile yarını bağlayan köprüdür.
TRT, Türkiye’dir. TRT, dündür, bugündür, yarındır!
TRT, Arkası Yarındır, Radyo Tiyatrosudur, Çocuk Saatidir, Halk Ozanlarıdır, Halk Hikâyeleridir...
TRT, yurttan seslerdir, beraber ve solo şarkılardır, çoksesli müziktir, cazdır...
TRT, Gezelim Görelimdir, Haber Anadolu’dur, “Şimdi haberler”dir...
TRT, okuldur. TRT’nin koridorlarından, stüdyolarından geçmemiş kaç usta televizyoncu, radyocu, programcı, haberci, ses ve saz sanatçısı vardır?
TRT 7 bin çalışanıyla; 7 TV kanalı ile 4 ulusal, 8 bölgesel, 1 yerel, 1 uluslararası radyo kanalı üzerinden 27 dilde yayın yapıyor. BBC’nin ise 25 bin personeli var.
AKP Hükümeti tarafından hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilen yasa tasarısı ile TRT yok edilmek isteniyor.
Bu yasa tasarısı yasalaşırsa;
TRT, her ay kendisine kamu hizmeti anlayışı ile yayın üretmesi için para aktaran halkımıza hizmet etmek yerine ticari bir işletmeye dönüşecek.
Belleklerimize kazınan eserler; onları yaratan, yorumlayan sanatçılar olmayacak.
Müziğimiz, piyasanın ticari kaygılarına; patronların kâr hırslarına; televole ekranlarının yoz ellerine teslim olacak.
Ülkemizin deneyimli, birikimli, programcıları, habercileri, yayıncıları herhangi bir kamu kurumunda gizli işsizler ordusuna katılacak.
Milletvekillerine sesleniyoruz:
gelen yasa tasarısı, bu ülkenin değerlerinin, birikimlerinin, belleğinin yok olmasına yol açacaktır.
TRT Halkındır, Yok Edilemez!
Bu tasarıya HAYIR deyin!”
“Susma haykır, TRT halkındır” kampanyası bakalım nasıl sonuç verecek?
29 Mart 2008 - Milliyet Televizyon
ALİ EYÜBOĞLU - Alice

Hiç yorum yok: